Çocuklarımın geleceği için derin bir üzüntü ve büyük özveri ile ailemi, arkadaşlarımı ve güzel İstanbul’umu geride bırakarak Dubai’ye yerleşme kararı aldık.
Berna Subaşı tekstilci bir aileden gelen ve modacı kimliği olan başarılı bir iş insanı. Strateji danışmanlığı yaptığı dünya devi şirketler ile büyük ticari ortaklıklara vesile olmasının yanı sıra girişimci yanını tekstil altyapısıyla birleştirdiği Le Maranj, lüks segment ev tekstili ve Nilue çocuk ve bebek tekstil ürünleri markaları ile de hızlı bir markalaşma serüveni yaşıyor.
Mutlu evliliğini Buzul ve Boreas adında iki evlat ile süsleyen Berna Subaşı, Londra’dan İstanbul’a gelmiş, yaklaşık bir yıl önce de eşi ve çocukları ile birlikte Dubai’ye taşınmıştı. Kendisi ile online bir röportaj yaptık. İşleri, çocuklarının eğitimi ve yaşadığımız yıkıcı deprem ile ilgili düşüncelerini öğrendik.
Berna Hanım, yaklaşık bir yıldır Dubai’de yaşıyorsunuz. Hem gidiş nedenlerinizi hem de oradaki yaşantınızı anlatır mısınız?
Bildiğiniz gibi işlerimizin merkezi Londra’da. Çocuklarım Buzul ve Boreas, Londra’da doğdu. Onların Türkçe öğrenerek, örf adet ve Türk kültürünü öğrenerek büyümesi için Türkiye’ye yerleştik. İşlerimiz için ara ara Londra’ya gidip geliyorduk. Türkçe ve İngilizce öğrenerek büyüyorlar. Geçen sene de Dubai’ye yerleşme kararı aldık ve Ağustos sonu Dubai’ye taşındık. Dubai’de İngiliz eğitim sisteminde iyi bir okulda çocuklar okul hayatına başladılar. Taşınmamızdaki en önemli etkenlerden biri de elbette ki Buzul ve Boreas’ın güvenli, huzurlu ve sistemli bir düzende eğitim hayatına başlamalarına odaklı olmamızdı. Çocuklarımın geleceği için derin bir üzüntü ve büyük özveri ile ailemi, arkadaşlarımı ve güzel İstanbul’umu geride bırakarak Dubai’ye yerleşme kararı aldık.
Dubai deki yaşantınız nasıl alışabildiniz mi?
İngiliz takvimine göre ilerlendiği için okul Ağustos sonu başlayıp Temmuz ilk haftası tatil oluyor biz de haliyle en sıcak zamanları da yaşamak durumunda kalacağız. Bu durum son derece rahatsız edici olsa da, Dubai’de yaşam kalitesinin çok üst düzey olması ve Türkiye’de yaşanan toplumsal gerginlikten sonra Dubai’de güven ve refah duygularını hissederek yaşamak bize çok iyi geldi. Çocuklar için de bizim için de gezip görecek, keyifli vakit geçirip güzel yemek yiyecek çok alternatif var. Henüz %30 bile gezmedik.
Çocuklarınız Boreas ve Buzul’un eğitim hayatı da başladı, ülke değişikliğinden nasıl etkilendiler?
Evet eğitimlerine FS2 ve FS1 olarak başladılar. Boreas biraz Türk mizacına yatkın olduğu için başlarda yadırgadı. Çok uluslu bir okulda okuyor. Sınıfında Çinli, Rus, Arap, Hintli, İngiliz ve daha birçok ülkeden arkadaşları bir arada görünce alışması zaman aldı. Buzul çok hızlı adapte oldu ve çok iyi anlaşıyor arkadaşlarıyla. Kültürel hoşgörüyü, birlik içinde saygı ve sınırlar belirleyerek sevginin paylaşılır bir değer olduğunu öğreniyor olmaları çok büyük bir mutluluk benim için.
Ev tekstil markanız Le Maranj var. Markanız ile ilgili yeni gelişmeleri, bizimle paylaşır mısınız?
Le Maranj kalite olarak çok üst segmentte bir ev tekstil markası, henüz 3 yaşında ve büyük titizlikle büyütüyoruz. Hedef kitlemizden, kalitemizden, çizgimizden hiç ödün vermiyoruz. Herkesi birden kazanmanın mümkün olmadığına inanarak, tamamen kendisine değer verenlere odaklı bir marka Le Maranj ve dünya markası olma yolunda ilerliyor. Hedef kitlesini onlara en iyiyi sunarak ve çok özenerek şımartmayı seviyor. Gerçekten de bu özeni müşterilerimiz hissediyor ve sağlam bir aidiyet duygusu oluşuyor.
Bu güveni vermek bizim için paha biçilmez bir kıymettir. Ülkemizde iş, sanat ve siyaset dünyasından çok ismin evlerinde, özenli sofralarında, yatak odalarında, teknelerinde ve özel jetlerinde Le Maranj’ı tercih ediyor olmaları bizim için çok büyük mutluluk. Lüks organizasyonlar, özel butik oteller gibi büyük projelerden de ciddi teklifler almaya başladık ve artık bunlara dönüş sağlayacak kapasiteye ulaştık. Bu yıl daha aktif olacak Le Maranj ve Arap ilgisinin yoğunluğunu da göz önünde bulundurarak Dubai’de ilk mağazamızı açmayı hedefliyoruz.
Londra, İstanbul, ardından şimdi de Dubai’de yaşıyorsunuz. Kısaca son 5 yılda 3 ülkede yaşadınız. Bu durum, sizin ve çocuklarınız açısından nasıl geçti değerlendirir misiniz?
Eşim ve çocuklarımla hayatımızın en fırtınalı dönemi oldu gerçekten. Çocuklar Londra’da doğdu. Fakat ben kendi ailemin desteğiyle bebeklerimi büyütmek ve Türkiye’nin doğal, organik tarım ürünleri, sağlık sektöründeki avantajlarından, kültürümüzü öğrenmeleri için okula başlayacak yaşa kadar ülkemde olmak istedim.
Aslında okul için Londra’ya dönmeyi düşünüyorduk, fakat orada da kaotik bir süreç yaşanıyor olması sebebiyle tercihimiz Dubai oldu. Bir çocuk nasıl bir düzende başlıyorsa işin normali o sanıyor. O yüzden benim çocuklar bu tempoya ve göçebeliğe aşina, kıyaslayacakları bir yerleşik hayata henüz geçmediğimiz için bilemiyorum tercihleri ne olurdu. Zaman gösterecek. Duygusal değil mantıksal çerçevede bakmaya çalışıyoruz, umarım doğru yapıyoruzdur.
BU RENKLİ RÖPORTAJIN DEVAMI VE ÇOK DAHA FAZLASI İÇİN TIKLAYIN