Duymer İşitme Cihazları, çocuklarda işitme kaybı konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla ‘Şimdi Farkına Var, Yarına Ses Ver’ başlıklı bir etkinlik düzenledi. Düzenlenen etkinlikte işitme cihazlarının kullanımı, adaptasyon süreci, çocuklarda işitme kaybının erken tanı ve teşhisin önemi gibi birçok konu ele alındı.
Düzenlenen etkinliğe Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanları, Odyologlar ve İşitme Cihazları alanında çalışan uzman kişiler olmak üzere 50 kişi katılım sağladı. Duymer CEO’su Salih Baz, Türkiye’de çocuk işitme kaybı oranının küresel ortalamanın iki katı seviyesinde olduğunu belirtti.
İşitme cihazlarının her bireyin kulağına uygun olduğunu ve her ortamda bu cihazların rahatlıkla kullanabileceğini söyleyen Baz, “Eskiden analog yöntemi işitme cihazları olmakla beraber ve kullanımı çok zor olmasına rağmen şu an teknolojinin gelişmesiyle beraber artık tüm akıllı telefonlarla bağlantı var. Artık gözlük gibi moda tarzı oluşmaya başladı. İnsanlar bir gözlük takar gibi veya herhangi bir yüzüğü parmağına geçirir gibi işitme cihazını çok rahat bir şekilde kulağına takabiliyor ve bunu kullanabiliyor. İşitme cihazında yapay zeka teknolojisi olduğu için kişinin kendi ortamına, iş ortamına, ev ortamına, aile ortamına uygun şekilde işitme cihazları hem bizler tarafından hem de uzman odyologlar tarafından ayarlanabiliyor.” diye konuştu.
Baz sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Bugün İstanbul’da Türkiye genelinden 50 katılımcıyla beraber ve bunların hepsi alanlarında uzman, profesör veya doçent olan kulak, burun, boğaz (KBB) veya odyologlardır. Bu kişilerle beraber bir araya gelerek çocuk işitme kayıplarındaki toplumumuzdaki farkındalık eksikliğini görüşerek, konuşarak ve bunlarla ilişkin neler yapabileceğimizi tartışmak için bir kamuoyu bilgilendirme toplantısı organize ettik. ”
‘TÜRKİYE’DE İŞİTME KAYBI ÇOK SIKLIKLA GÖRÜLÜYOR’
‘Şimdi Farkına Var, Yarına Ses Ver’ etkinliğinin önemine dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Odyologlar ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz erken tanının çocukların gelişiminde önemli bir rol oynadığını vurguladı. Prof. Dr. Türkyılmaz, “Programımızın amacı ‘Şimdi Farkına Var Yarına Ses Ver’ mottomuz. Ne kadar çok erken müdahalede bulunabilirsek işitme kayıplı çocuklarımız da işiten akranlarına göre aynı seviyeye gelmeye çalışacaklardır. Türkiye’de işitme kaybı çok sıklıkla görülüyor. Tüm dünyaya baktığımız zaman binde bir veya üç oranında işitme kaybı görülüyor. Türkiye’de de o civarlarda. Her bin çocuktan bir ya da üçünde işitme kaybı var. Biz mottoya bağlı kalaraktan erken tanı bizim için son derece önemli. Ülkemizin sağlık politikaları açısından Yenidoğan taramaları ve okul taramaları çok başarılı bir şekilde gerçekleşmekte. Yenidoğan taramalarının amacı, ne kadar çok erken tanıda bulunursak bebeğimize ve çocuğumuza en erken dönemde işitme cihazı aplikasyon ve eğitim vererekten çocuğun tüm gelişimsel alanlarında desteklemektir. Yenidoğan işitme gitme taramaları da çok başarılı şekilde gidiyor. Bebeklerimiz hastaneden taburcu olmadan, yenidoğan taramalarda eğitimli uzman odyologlar tarafından ya da uzman eğitim almış sağlık personelleri tarafından işitme taramaları yapılıyor. Taramadan kalan bebeklerimiz daha sonra referans merkezlerde takip altına alınıyor. İşitme kaybı tanısı aldıktan sonra da hemen aplikasyon ve işitme eğitimi için yönlendiriliyor” dedi.
‘TÜM HASTALARIMIZA YETİŞKİNLERİMİZE SÖYLÜYORUZ YILDA İKİ KEZ İSİTME TESTİNİZİ YAPTIRIN’
Erken tanının önemine ve geç teşhisin çocuklarda yaratacağı olumsuz durumlara da değinen Prof. Dr. Türkyılmaz sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Dernek olarak mottomuz yılda iki kez işitme testi yaptırmaları. İşitme kaybı bireylerimizin ve çocuklarımızın her altı ayda takip süreçleri hastanelerde yapılmaktadır. Çok sık olmasa da geç teşhis bizim çok istemediğimiz bir süreç ama bazen de karşılaşabiliyoruz. Çocuklarımız geç teşhis edildiğinde, dil gelişim süreçlerini atlamışlarsa bütün sosyal, emosyonel, duygusal gelişimleri de akademik başarıları problemli oluyor. Bir süre sonra hiç konuşamadığı, anlayamadığı, duyamadığı için içine kapanıyor çocuklarımız. Duygusal problemler oluyor. İşitme cihazına taktıktan sonra da ona adaptasyonda zorluk çekiyor. Ama en erken dönemde mutlaka tanıdan sonra hemen işitme cihazı ve eğitimine başlaması gerekiyor. Çocuğun sadece akademik değil bütün gelişim alanlarını geç teşhis edilmiş işitme kayıpları olumsuz yönde etkiliyor. Referans merkezi nedir? İşitme kaybı tanısını konan merkezlerdir. Burada bu tanılar odyologlar tarafından sağlanmaktadır. Kulak Burun Boğaz hekimleriyle, odyologlar beraber çalışmaktadır. Hem tanısal hem medikal hem cerrahi açısından çocuğa yaklaşımlarda bulunuyorlar. İşitme sağlığı son derece önemlidir. İşitme kaybı olmayan tüm hastalarımıza, yetişkinlerimize söylüyoruz yılda iki kez işitme testinizi yaptırın.”
Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Yıldırım Ahmet Bayazıt ise şu ifadeleri kullandı:
“Dijital implantlar işitme cihazları çok çeşitlilik gösteriyor. Bunlardan en bilineni biyonik kulak. Biyonik kulağı 1 yaş sonrası takıyoruz. Diğer işitsel implantları da genellikle 5-6 yaşından sonra çocuklara uyguluyoruz. Duymayan çocuğun psikolojisi bozuktur, ailesinin de bozuktur. Duymayan çocuk davranış bozuklukları gösterir. İlginç olarak implant takılıp duymaya başladıkları zaman çocukların psikoloji oldukça düzeliyor, aile mutlu oluyor çocuk da mutlu hale geliyor. Dış dünya ile iletişim kurmaya başlayan çocuk kendi ses tonunu ayarlamaya başlıyor. Bağırmaları azalıyor. Davranış bozuklukları, hırçınlıkları varsa bunların hepsi ortadan kalkıyor zaman içerisinde.”