Bugüne kadar 30 bin civarı tüp bebeğim var
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ümit Özekici, Türkiye’de özellikle tüp bebek alanında öncü isimlerden birisi. Birçok tüp bebek merkezine kurucu olarak imza atan ve Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı olan Özekici ile Etiler’deki muayenehanesinde tüp bebek tedavilerindeki yenilikleri konuştuk.
Hocam, ‘Tüp bebek’ Türkiye’de ne zaman uygulanmaya başladı ve siz bu işleme ne zaman başladınız?1985 yılında zorunlu hizmetimi yaptığım dönmede tüp bebek dünyada başlamıştı ama Türkiye’ye gelişi 1988 yılıydı, ilk bebekler de 1989 yılında doğdu. Ege Üniversitesi’nde Prof. Dr. Refik Çapanoğlu hocamız öncülük etti buna. Allah rahmet eylesin, vizyonlu geleceği gören çok değerli bir hocaydı. Ben bu konuyu zaten takip ediyordum. 1991 yılında Fırat Üniversitesi tarafından İngiltere Nottingham Üniversitesi’ne gönderildim. 1991-1992 yıllarında endoskopi cerrahi, tüp bebek ve mikrocerrahi eğitimi gördüm. O zamanlar toplam 5-6 kişiydik. Birisi ABD’ye, diğeri Kanada’ya gitti. Ben İngiltere’ye gittim. Döndükten 6 ay sonra da profesör oldum. Elazığ’da önce endoskopik cerrahiyi oturttuk. Birçok asistan yetiştirmiştik. Sonra tüp bebek çalışmalarını yaptık. Bir süre sonra da Fırat Üniversitesi’nden ayrılıp İstanbul’a geldim.
Birçok tüp bebek merkezi kurduğunuzu biliyoruz. Peki nerelerde bu merkezlerden kurdunuz?
İlk olarak 1997 yılında Pakize Tarzi’yi kurduk. İstanbul ve Türkiye’de çok yeniydi o zaman. Elazığ’da açılan merkezin de dışarıdan danışmanı bendim. KKTC, Azerbaycan ve Arnavutluk’ta kurduk. Bunun dışında JFK Hastanesi, Çevre Hastanesi, 29 Mayıs Hastanesi’nde tüp bebek merkezlerini kurdum.
Tüp bebek tedavisinde PRP ve yeni uygulamalar için neler söylersiniz?
Yumurta üretmek açısından birtakım yenilikler var. Tedavide kullanılan ilaçlar aynı fakat uygulamada farklılıklar var. Yoğun olarak PRP’yi uyguluyoruz. Rahim duvarını yenilemek için rahim duvarına PRP yapıyoruz. Bu uygulama bir takım özel işlemler ile 10 katına kadar etki gösterdiği için enjekte edilen yerdeki kök hücreleri harekete geçirip doku yenilemesi yaratıyor. Sıfırdan yumurta üretiyor veya daha kaliteli yumurta da üretebiliyor. Bu işlemi yumurta rezervi düşük olanlarda, erken menopoza gitmekte olan ve menopoza girmiş olanlarda da kullanıyoruz. Çok olumlu sonuçlar elde ettik, döllenmeler gerçekleşti ve gebelikler gelişti.
İmplantasyon dediğimiz rahime tutunabilme zorluğu olan vakalarda ise; rahim duvarını çiziyoruz, böylece rahim duvarından çıkan maddeler embriyonun yerleşmesini sağlıyor. Eğer bunlardan da hiçbir sonuç alamazsak; aynı mekanizma ile bu kez rahim duvarına PRP yaparak oradaki kök hücreleri uyarıp, daha güzel bir rahim dokusu, daha tutunmaya uygun bir rahim dokusu oluşturuyoruz. Bu yöntemi bazı ülkelerde laporoskop ile yapıyorlar; ama biz anestezi altında yumurtalığı çok rahat yüksek çözünürlüklü ultrasyonlarla çözebildiğimiz için vajinal yöntemle herhangi bir sıkıntı olmadan yapabiliyoruz.
PRP dışında son yıllarda cilt altı yağ dokusu ya da kemik iliğinden elde ettiğimiz kök hücreler özel aygıtlarla sıvılaştırılıp overlere (yumurtalıklara) vaginal yoldan enjekte edip Oositlerinin hem kalitesini hem de sayısını artırabilmeyi başarabiliyoruz. Bu da döllenme ve gebe kalma şansını artırıyor dolayısıyla doğum oranını belirli sayıda artırıyor.
Yine aynı zamanda EXOZOME (yeni doğan bebeğin kordonundaki jelatin kıvamındaki maddeler çok gelişken laboratuvarlarda özel aygıtlarla hazırlanarak overlere enjekte edilerek Oosit sayı ve kalitesini artırabiliyor dolayısıyla doğum oranını da yükseltiyor.
Bir de yeni olarak artık erkeklere de PRP tedavisi yapıyoruz, aynı mantıkta. Yurt dışından bir ekiple yürütüyoruz. Sadece anneden kan alıyoruz. Babadan başka bir dokuyu alıp hücre oluşturuyoruz; ikisi birlikte enjekte ediliyor.
Bunun dışında genetik çok yaygınlaştı, 3. ya da 5. gün genetiğe bakıyorlar; mikro enjeksiyon yapar gibi tekrar embriyonun içine giriliyor. Bir hücre çekiliyor ve 24 saate DNA tespiti yapılıyor. Tüm kromozomları tarıyor; Down Sendromu, Akdeniz Anemisi gibi çok sık görülen 7 hastalığı tespit edebiliyoruz.
“Çiftlerin yüzde 10-15’i çocuk sahibi olamıyor”
Dünyada değişen koşullar ile birlikte günümüzde normal yollardan anne-baba olmanın eskiye göre zorlaştığını belirten Prof. Dr. Ümit Özekici, “Kaba bir rakamla dünya üzerinde 70 milyon infertilite çift olduğu düşünülüyor. Fakat bu oran tarama yapılabilecek ülkeler üzerinden konuşuluyor. Çiftlerin yüzde 10 -15’i çocuk sahibi olamıyor, bu bildiğimiz bir gerçek” diyor.
“Çocuk hiçbir şey için engel değildir”
İdeal tüp bebek yaşının 35 olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ümit Özekici, 45 yaşında da tüp bebek tedavisi yapılabileceğini, fakat sonuç almanın zorlaşacağını belirtiyor. Özekici, “Normal yollarla anne olmak için ideal yaş 18-25’dir. Günümüzde kadınlar başta kariyer olmak üzere çeşitli sebeplerle çocuk sahibi olmayı erteliyorlar. ‘Kariyer yaparım sonra çocuk’ diyorlar ama sonra bakıyorsun, 42 yaşına gelmiş. Katıldığım televizyon programlarında da bunu anlatıyorum: Çocuk hiçbir şey için engel değildir. Hem eşine hem çocuğuna hem de kariyerine bakan birçok başarılı anne var.” diyor.
“30 bin civarı tüp bebeğim var”
Tüp bebek tedavilerinde takibin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ümit Özekici, “Tüm hastalarımın doğumuna giriyor, bebek doğana kadar bitmiş saymıyorum. Bugüne kadar 30 bin civarı tüp bebeğim var. Gebeliklerin yüzde 20’si erken doğum veya düşük ile sonlanabiliyor. Ben fabrikasyon çalışmıyorum, ısmarlama terzi gibi esas dikişi bile ben atarım” diyor.
“Asıl görevim eğitim”
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı olarak eğitim veren Prof. Dr. Ümit Özekici, “Asıl görevim üniversitede. Kendi yetiştirdiğim 70-80 kişinin doçentlik jürisindeyim, 20-30 kişinin ise profesörlük…
3. 4. ve 6. sınıflarla ilgileniyorum. Benimle çalışan 3 profesör arkadaşım daha var. Biz bilfiil eğitimin içindeyiz. Şimdi birinci kitabımız bitti, son sınıf öğrencilerine hazırlattık, biz revize ettik. ‘Pratisyen doktorun el kitabı’ diye; kadın doğumda -karşınıza çıkabilecek- başınıza gelebilecek her şeyi anlatıyor. İkinci kitabımız da yılbaşında çıkıyor. Yine bir el kitabı, tüp bebek hakkında. 2020 ve sonrası için 3 ciltlik bir kitabımız var, kadın hastalıkları hakkında. Bunlar hep işimizin içinde” diyor.
“Aklıma uymayan, vicdanıma uymayan işleri yapmıyorum”
Rahmetli babasının tembihi, vicdanı ve inancı gereği de kürtaj yapmadığını belirten Özekici; “Ben insanları 25 yıldan sonra çocuk sahibi yapmaya çalışıyorum. Sonra da başka biri gelip diyor ki; “Doktor Bey parası neyse verelim şunu alsanız.” Biri çocuk sahibi olmak istiyor, biri istemiyor. Yapanları eleştirmiyorum o da bir hizmettir. Ama aklıma, vicdanıma uymayan işleri yapmıyorum” diyor.
Birçok insan çeşitli nedenlerle bebek sahibi olamadığı için tüp bebek tedavisi görüyor. Siz bu konuda genç çiftlere nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?
En önemlisi sağlıklı ve düzgün beslenmek. Ayrıca aktivite çok önemli. Bunlar hem genel sağlık hem de üreme sağlığı açısından çok önemli. Ama bizde genel bir hata var, kız bakire olduğu zaman kadın doğumcuya götürmeme hatası. Ancak evlendikten sonra ya da başına enfeksiyon, kanama gibi ağır bir problem geldiğinde gidiliyor. Bizim önerimiz bluğ çağından itibaren bir kız çocuğu mutlak suretle doktora götürülmeli.
Doktorlar zaten kızın bakire olduğunu biliyorlar ve ailenin rızası olmadan hiçbir şekilde alttan muayene etmiyorlar. Eğer bir akıntısı, vücudunda bir takım enfeksiyon belirtisi varsa bu akıntıdan bir pamuğa örnek almak gerekli. Ve bu işlem hiçbir çocuğa zarar vermeyecektir ama bu örneğin alınması belki de bir hayat kurtaracaktır. Enfeksiyonu zamanında tedavi ettiğiniz için bu çocuğun kanalları ya da rahmi tıkanmayacaktır.