Giyimde ve dekorasyonda hayatı zenginleştiren detayları yakalayabilmek, zamansız ve karakteri olan parçaları seçebilmek zevk sahibi bir göze ve kültürel birikime ihtiyaç duyar.
Ortak ilgi alanları, moda, dekorasyon, sanat, zanaat ve zamansız stil olan Ceylan, Cemre Eren kardeşler ve onları her zaman destekleyen anneleri Şefika Özgen ile Artica CC’de buluştuk.
Artica CC’nin kurucusu olan Ceylan ve Cemre Eren Kardeşler kimdir?
Şefika Özgen’in büyük kızı Ceylan Eren, Şehir ve bölge planlama mezunu. Gençlik yıllarında hep yaratıcı bir meslekte yer almak isteyen hayat dolu genç ve güzel bir kadın.
Çizim, hikaye yazarlığı, sinema gibi yaratıcı alanlara ilgi duyduğu için multi disipliner bir sektör olan reklamcılık eğitimi almış, 12 yıldır lider markaların iletişim ve marka strateji direktörlüğünü yapıyor. Ancak kazandığı tecrübe ile kardeşi Cemre ile birlikte Artica CC yi kurarak, kupon üretimler ile kadın giyim ve aksesuvar çeşitleri ile marka olma yolunda ilerlemeye başlamışlar.
İş hayatına olan ilgisi dedesinin teşvikiyle 7 yaşında başlayan Cemre Eren ise Sosyoloji eğitimi almış, genel pazarlama, e-ticaret ve satış üzerine mini MBA yapmış. Eğitim hayatı boyunca aile şirketinde satış tecrübesi edinmiş, sonrasında sektör değiştirerek dijital ajansta çalışmış genç bir kadın. Pandemi sonrasında hep ilgi duyduğu moda alanına yönelmiş ve bir kaç ay önce anneleri Şefika Özgen’İn de desteğini alarak ablası ile başbaşa vererip Artica CC yi hayata geçirmişler ve marka olma yolunda ilerliyorlar.
Seçebilme kabiliyeti: Stil; sanattan, zanaattan, iyi malzemeden ve uyumdan beslenir. Giyimde ve dekorasyonda hayatı zenginleştiren detayları yakalayabilmek, zamansız ve karakteri olan parçaları seçebilmek zevk sahibi bir göze ve kültürel birikime ihtiyaç duyar. Biz sanatçı bir ailede yetiştik, aile mesleğimiz olan avizecilik; tasarım, sanat ve zanaattan beslenir. Annemiz her zaman kendine has bir stili olan bir kadındır ve bir ortama girdiğinde ilk olarak tarzıyla, havasıyla, neşesiyle dikkat çeker.
Çocukluğumuzdan beri evde fashion tv izlenir, küçükken bir tatil köyüne gittiğimizde herkesin annesi yatıp güneşlenirken annemiz bizimle yaratıcı aktivitelere katılırdı. Biz onun neşesinden ve özgün tarzından ilham alarak; sanatla, yaratıcılıkla, modayla büyüdük. Malzemeyi tanıyoruz, modanın ve iyi tasarımın kültürüne hakimiz, giyimde de dekorasyonda da sanatçı ruhunu, tasarımcı dokunuşunu arıyoruz. Zamansız olanı seçiyoruz.
Kombin yapabilme kabiliyeti: Doğru parçalar bir araya geldiğinde o kombin bir karakter yaratır. Kimliklenir. Üzerinize giydiğiniz an o olduğunuzu anlarsınız. Biz bu kimlik sahibi kombinleri yaratıyoruz ve zevk sahibi tüketicimizle buluşturuyoruz. Bu doğru eşleşmenin yarattığı bütünlüğü, ev yaşamında da arıyoruz. Bir kadının giyimindeki incelikli zevk, evindeki dekorasyondan aydınlatma seçimine kadar bir bütündür. Artica kadını bu elbiseyi şu ceketle kombinliyorsa, evindeki masa lambasının tarzı da, mermer mumlukları da aynı oranda stil sahibidir ve şaşırtmaz. Yaşamaktan mutlu olduğunuz hayatınız bir bütündür ve zevk sahibi seçimler onu zenginleşir. İşte o zaman gustosu olan bir hayatı sadece göstermez, onu zaten yaşarsınız.
Şeffaflık ve samimiyet: Kendimiz giymediğimiz, kendi evimizde kullanmayacağımız hiç bir parçayı vitrine koymuyoruz. Her tasarımcımız ve her ürünümüzle gurur duyuyoruz. Biz İstanbul’lu köklü bir aileyiz ve doğup büyüdüğümüz çevrede gördüğümüz kültürü, sahip olduğumuz gustoyu markamıza yansıtıyoruz. Tasarımcı bir ailenin çocuklarıyız, herkesin eli yetenekli, gözü zevklidir. Artica CC üç jenerasyondan besleniyor ve bizim yaşam tarzımızı yansıtıyor. Disiplinli bir eleme sürecimiz var, mağazamızda gönülden savunmadığımız, hayran olarak getirmediğimiz bir tek ürün olamaz. Tüketicimizin hayatına girecek her ürün bu imzayı taşımalı, gururla kullanılmalı.
Hangi inançtan besleniyoruz? Marka inancımız, felsefemiz nedir?
Başkalarına göstermek için değil, kendin için yaşamak.
Günümüzde stil sahibi olma motivasyonu “başkalarına göstermek” üzerine kurulu. Sosyal medya da bunu besliyor. Halbuki iliklerine kadar zevk sahibi insanlar bunu göstermek adına hiç bir efor sarfetmezler. Bu zevk sahibi hayatı zaten yaşarlar. Karakterlerindeki zenginliği, zamansızlığı yansıtan parçalar hayatlarının her parçasında aynı ahenkle yer alır. Onların giydikleri, evinin dekorasyonuyla da eşleşmiştir. Stil sahibi olmayı sindirmiş insanlar eforsuzca parlar.
Bu gusto normal bir günde giydiklerinde de, evinde sadece misafiri için değil kendi için kullandığı bardaklarında da, sadece kendisinin gördüğü yatak odasındaki masa lambasında da vardır. Biz buna inanıyoruz. Gündelik hayatınızdaki parçaların kalitesi ve zevki sizin hayat standartınızdır. Zevk sahibi bir hayat onu başkalarına göstermek için değil, onu bizzat yaşamak içindir. Sadece özel bir yere giderken giyinmeyin, kendiniz için o zevkli parçayı çok normal bir günde de gururla giyin. Kimse görmeyecek diye evini güzelleştirmeye gerek duymayanlar her gün onları mutsuz eden bir dekorasyona bakıyor. Siz kıymetlisiniz, sizin hayatınız çok değerli, göstermek için değil kendiniz için yaşayın. Kimliğinizi de giyiminizden yaşamınıza kadar her alana yansıtın. Her gün giydikleriniz iyi hissettirsin, her gün uyanıp baktığınız dekorasyon içinizi açsın. Sizi hayatınıza aşık edecek parçaları bulun ve yaşamı onlarla çevreleyin. Mutluluğun anahtarı da budur.
Stil sahibi olmak ne demektir?
Stil sahibi olmak, pahalı olanı almak değildir, marka olanı almak değildir. Stil yaratmanın moda ile neredeyse hiç ilgisi yoktur. Stil; kimlik sahibi olmakla ilgilidir. Kendini tanımakla başlar. Stil yaratmanın yolu kendi kimliğini iyi ifade eden parçaları bir araya getirmek ve giyimden yaşam alanına kadar her alana bunu yansıtabilmektir. Birine aldığın hediyede dahi seçimlerin seni yansıtır.
Artica CC kadınının giyiminden evinin dekorasyonuna kadar tüm seçkisinde öne çıkan zevkli parçalar görürsünüz. Bu parçalar zamansızdır ve incelikli detaylara sahiptir. Artica CC kadını yaşamını bu değerli parçalarla zenginleştirir.
BU RENKLİ RÖPORTAJIN DEVAMI VE ÇOK DAHA FAZLASI İÇİN TIKLAYIN