Son yıllarda bir akım ülkemizde de kendini ciddi şekilde kabul ettirdi. Doğal ürünlere ulaşma şansı olan ve evlerinde muhteşem yemekler yapan ev hanımları, bu becerilerini dostlarının beğenisine sunuyor. Önce bir mini restoran, yemeklerin gastronomik açıdan sunumları ve instagram üzerinden satışları, sonra ortaklıklar ve de sonuçta muhteşem lokantaların yaratılması. Nereler diye soracak olursanız onlarcasını sayabilirim. İşin güzel bir yanı da bu yıl yapılan incili gastronomi değerlendirmesinde öne çıkanların bir kısmı bu restoranlar oldu.
Bugünkü yazımda da sizlere bu tip mekânlardan biri olan Seraf Vadi’den bahsetmek istiyorum. Son yıllarda özellikle stadyum yapıldıktan sonra, İstanbul’un Rumeli yakasının planlı gelişen bir semti var: Vadistanbul. Burada gastronomik açıdan neredeyse her ülkenin, her yörenin kültürüne ait ve değişik fiyat aralıklarında restoranlar, cafeler ve barlar mevcut. Geçmiş yıllardaki temaslarım sonucunda tanıma fırsatı bulduğum Ülkü Ali Loç, farklı yemek kültürleri ile ilgili çeşitli mekânlarda işletmecilik yaptı, hatta mutfağa bile girdi. Ben onun için “iyi bir yemek severdir” diyorum, fakat bu kere Seraf’ta kendisini değişik bir şapka ile gördüm, her an her yerde. Seraf’a dönecek olursak marketinden, taze baharat bahçesine, mutfağından kavına kadar tüm detaylar Şef Sinem Özler’e ait. Sinem Özler, İstanbul Üniversitesi, Reklam ve Yayıncılık Bölümü mezunu, girişimci ruhlu, gerçek manada çalışkan bir Türk kadını. Hedefi, Anadolu mutfağını en iyi malzeme ile aslına uygun şekilde yaşatmak. Bu mottodan yola çıkarak şu anda 80 kişi olan kadrosunu 150’ye çıkarmayı planlıyor.
Seraf’ın özgün reçetelerle oluşturulan menüsüne gelecek olursak soğuk başlangıçlarda tadı hala damağımda olan soğan dolması ve Konya yöresinden koçbaşı nohut ile hazırlanan humus hemen öne çıkıyor. Sıcak başlangıçlarda ise menünün olmazsa olmazı Seraf içli köfte ve ilk defa tattığım hengel çok başarılı. Menüdeki ‘Odun Ateşinden’ bölümü de çok dikkat çekici, Seraf lahmacun yemeden bu muhteşem lokantadan ayrılmayın derim.
Ana yemeklere gelince saray mutfağından esinlenerek hazırlanan Zirva oldukça etkileyici. İç Anadolu mutfak kültürünün vazgeçilmezi kuzu incik ise sade veya keşkekle birlikte sunulabiliyor. Son yıllarda lügatımıza yeni bir kelime daha girdi: Yağlama. Bu da menüde yer almış. Altın ezmeli lüle ve Mardin kebabı diğer tercih edilebilecek yemekler. Garnitürler ayrı bir bölümde ifade edilmiş. Bunlar içerisinde patlıcan söğürme, köy patatesi ve Seraf turşu çok başarılı. Salataları bir tek muhteşem tat ile ifade edeceğim: Yedikule & kuru incir salatası. Son olarak eğer içeceğiniz de uygun ise Anadolu’nun dört bir bölgesinden seçilen peynirleri mutlaka denemelisiniz. Bu muhteşem tadımı birkaç tatlı ile bitirmek isterseniz ise o zaman da irmik helvası veya incir uyutmasını tavsiye ediyorum.
Mimar Yeşim Kozanlı imzası ile Anadolu kadınını temsil eden sanat eserleri ile dekore edilmiş olan Seraf Vadi, atmosferi ile de yemekleri ve hizmet kalitesi ile de Anadolu yemek kültürü mirasını başarılı bir şekilde korumaya adamış bir mekân, bir kez gidip müdavimi olacağınıza hiç şüphem yok. Emeği geçenleri gönülden tebrik ediyorum…